Thomas Savage’ın romanından uyarlanan film, büyük bir çiftlikte hayvan yetiştiren farklı karakterli 2 erkek kardeşi ve hayatlarına giren yeni kişileri anlatıyor. Baskın bir kişiliği olan Phil, çiftliğin işlerini asıl çekip çeviren kardeş. İnsanlara karşı biraz zalim. George ise kibar ve geri planda biri. Yemek yedikleri yeri işleten dul bir kadınla evlenmeye karar verince işler karışıyor. Bu evliliğe karşı olan Phil, arayı bozmak için uğraşmaya başlıyor.
Garip bir çekiciliği olan bir filmdi. Western tarzına uzak olan ben keyifle izledim. Bir kere ortam epey güzel canlandırılmış. O çorak tozlu hava fena halde verilmiş. Ev yansıyan ışıklar bili toz kaplıydı...Benedict Cumberbatch rolüne çok hakimdi bence. Yaşadıkları ortamın erkek egemen hali, güçlü olmanın zorunluluğu gibi unsurları epey iyi yansıtmış. Rose'un oğlu Peter rolundaki Kodi Smit-McPhee'nin gözleri neydi öyle. İnsan akşam akşam görse korkacak. Tam gerilim filmlik bir karakter. Zaten yaptıkları yapacaklarının kanıtı gibi...
En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu dahil Oscar'da 12 dalda aday olan film, geçtiğimiz günlerde Bafta'da En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödüllerini aldı. Altın Küre'de de en iyi film ödülünü almıştı.
Ya Allah Allah annem de tutturdu seyret seyret diye bu gece izleyeyim bari...
YanıtlaSilİzle izle güzeldi...
SilBu sezon izlediğim en iyi filmdi. The Power of the Dog bugüne kadar aldığı ödülleri hak ediyor bence. Benedict ve Codi sonrasında da Jesse Plemons'u rollerinde başarılı buldum ve sevdim. :)
YanıtlaSilEvet ben de sevdim. Bakalım nasıl bitecek ödül olayı...
SilKonusu güzel gibi, merak uyandırdı bende. Genelde film pek izlemiyorum belki buna bakarım.
YanıtlaSilbu hafta critics choice awards da da hem film hem yönetmen aldı, oskarı buna vercekler gibi :)
YanıtlaSilBen de Western türüne pek aşina olmayarak büyük keyif aldım filmden. Sezonun en iyilerindendi, onca adaylığı hak ediyor.
YanıtlaSilbu yönetmenin piyano adlı filmini kaçırmaaa :)
YanıtlaSil