Oscar 2022 aday filmleri-5-


 Being The Ricardos

1950'li yıllarda Amerika'da televizyona çıkan ikili  Lucille Ball ve Desi Arnaz'ın hayat hikayesinden bir kesiti anlatıyor. Love Lucy adlı komedide oynayan ikili, halk tarafından oldukça seviliyor. Filmde, ikilinin tanışmaları, dizi çekimleri, etraflarındaki ilişkiler anlatılıyor.

Keyifli bir seyirlikti. Afişe baktığımda Nicole Kidman'ı tanımadım açıkcası. En iyi kadın oyuncu ve en iyi erkek oyncu dallarında Oscar'da yarışıyor film. Keyifli ama ne kadar ödüle yakın bilemiyorum. Bu arada bu yıl ne kadar çok hayat hikayesi var ödül için yarışan filmler arasında.


 Parallel Mothers

Aynı hastanede, aynı odada kalan 2 kadın aynı gün doğum yapıyorlar. Bir tanesi yaşı biraz ileri ve çocuğu olacağı için çok mutlu. Diğeri genç, ailesi bu durumu çok da hoş karşılamamış ve anne olmaya hiç hazır değil. 2 kadının yolları bir zaman sonra yine kesişiyor. Janis (Pehelope Cruz) işine geri dönmüş, çocuğunu tek başına büyütüyor; Ana (Milena Smit) ise çocuğunu kaybetmiş. Bu arada Janis bazı şüpheler üzerine yaptırdığı testle çocuğun annesi olmadığını öğrenmiş.

Filmi seyrederken "bizim ülkede ara ara habırlara çıkan konu" diye düşündüm. En azından son yıllarda pek denk gelmesek de epey bir olmuşluğu var sanırım. Hoş başka ülkelerde de yaşanıyordur. Bu bilindik bir konu ve bir çocuğun ölmesi işin dram kısmı olmuş. Bir de İspanya iç savaşı sırasında ortadan kaybolup toplu mezarları bulunan kişilere de değinilmiş. Aslında bu bambaşka bir konu. Bu denli önemli bir konu arada kaynamış, öylesine şunu a ekleyivereyim der gibi konmuş. En azından bende o hissi yarattı. Daha Oscar açıklanmadan önce duyup merak ettiğim bir filmdi, hayal kırıklığı oldu.


Licorice Pizza

70'li yıllarda Amerika'da yaşayan bir grup ergenimiz var bu filmde. Küçüklüğünden beri çeşitli rollerde yer almış Gary Valentine, büyüyüp biraz da kilo alınca aranan oyuncular arasından çıkar. Ama girişken bir gençtir ve para kazanmak için çeşitli işlere atılır. Bu arada yaşı kendisinden epey büyük olan ama hayran olduğu Alana'yı da işlerine dahil eder. 

Film, yönetmeni Paul Thomas Anderson'un gençliğinden izler taşıyormuş. Alana bir biçimde yaşadığı ev hayatından kendini çekip kurtarmak istiyor. Mümkünse zengin bir koca ile. Gary, Alana'ya kendini ispat etmeye çalışıyor. Yani ben seyrederken fena halde sıkıldım. Hatta "şair burada ne anlatmak istemiş" diye sesli yorum yaptım. Hani bir film otoritesi değilim. İlla vardır en iyi film dalına girmesi için neden. Filmde epey bir ünlü oyuncu da kısa rollerle girip çıkıyorlar bu arada. 

The Power of the Dog, West Side Story, Lunana: A Yak in the Classroom, The Worst Person in the World filmlerini henüz bulamadım malesef.

 

Yorumlar

  1. benim de izlediğim 10 film oldu, paralel mothers en sevdiğim film, almodovar zaten en sevdiğim yönetmen, bu filmi artık sık sık izlerim :) dune ve spencer da en iyi olduğunu düşündüğüm iki film :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dune güzeldi evet. Spencer henüz izlemedim. Onu da bulamamıştım

      Sil
  2. Benim sadece filmlerden The Power of the dog kaldı izlemediğim.
    Ama genel olarak vasat bir seneydi sanki.

    Nicole Kidman'ı ben de ilk başta tanımadım. Makyaj sen nelere kadirsin dedim. Çok adaylık bir film değildi belki ama yine de keyifli bir seyirdi.

    Paralel Mother's oradan buradan bahsedeceğim derken konuyu karıştırmış sanırım. Aslında elindeki konu klişe de olsa daha güzel işlenebilirdi diye düşünüyorum. Penelope'nin oyunculupu çok da adaylık değildi sanki.

    Licorice Pizza evet tam bir ergen filmi olmuş. Aşığım ama aşık değilim tripleri gerdi beni...

    Keyifli seyirlerin olsun arkadaşım ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Epey hızlısın. Yavaşladım ben bu ara. Paralel Mother's dan çok şey bekledim. hayal kırıklığına uğradım

      Sil
  3. ya ilk iki film çok dikkatimi çekti, bakacağım teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder