Bereket Denizi serisi/ Yukio Mişima

 Okuma Şenliği kapsamında serinin ilk 3 kitabını okudum. Daha önce hiç tanımadığım bir yazar Yukio Mişima. Mişima 45 yaşında seriyi bitirdiktan sonra  "Artık bittiğimi hissediyorum. Piyesler, uzun romanlar, her türlü şey yazdım. Artık yapacak hiçbir şeyim kalmadı." diyerek intihar etmiş. Netten okuduğuma göre; dört genç takipçisinin yardımıyla, samuray kılıçları kullanarak Japon Savunma Kuvvetlerinden bir komutanı esir almış, balkona çıkıp Japon askerlerine yeni anayasanın orduyu kısıtlamasının getirdiği tehlikelerle ilgili bir konuşma yapmış ve sonrasında da yoldaşlarından birinin kafasını kesmesiyle sonuçlanan bir seppuku töreniyle intihar etmiş. Ölmeden önce son sözleri "Beni yeterince iyi duyduklarını sanmıyorum." olmuş.

Diğer kitaplarını bilmiyorum ama okuduklarımda da Japonya'nın eski kültürlerinin değişmesine tepkisi var hep.

Bereket Denizi serisine gelecek olursak; Bahar Karları'nda zengin ve üst sınıftan Kiyoaki, hukuk öğrencisi arkadaşı Honda var. Honda mantıklı ve başarılı bir hukuk öğrencisi olmasına karşın sürekli Kiyoaki'nin etkisi altında. Kaçak Atlar ve Şafak Tapınağı kitaplarında Kiyoaki'nin başka bedenlerden yeniden hayat bulduğuna inanıyor. Honda bunun kanıtlarını bulmak için Hindistan'a yolculuk yapıp yeniden doğuşu inceliyor. Kaçak Atlar'da yazarın siyasi görüşü daha belirgin gibi. Toplumsal değerlerin değişmesine tepki duyan gençlerin eylemleri ve seppuku yaparak ihtihar etme bu kitapta epey yer bulmuş.

Ben son kitap Meleğin Çürüyüşü'nü henüz okumadım. Azıcık ara vereyim dedim. Kitaplarda özellikle yeniden doğuş, dini kavramlar, ritüeller ayrıntılarıyla verilmiş. Yer yer bana ağır geldi diyebilirim. Dönüp dönüp yeniden okuduğum oldu. Serinin kitabı diye kütüphane görevlisi başka bir kitabını vermiş onu okuyacağım şimdi. Hazır gelmiş bir bakayım.