Ağaç Ev Sohbetleri 185


 Ağaç Ev Sohbetleri'de sevgili deeptone bizi deprem gündeminden uzaklaştırmaya çalışıyor 2 haftadır. Aslında uzaklaştırma değil de nefes aldırma demek daha doğru. Sanırım ben bu tanıma uymayanlar sınıfına giriyorum.

“Başka şehire, ülkeye iş, okul ve benzeri zorunluluklardan dolayı bir süreliğine giden insanlar sık sık ağır bir yuva özlemi duyarlar. Acaba bu neden olur ve bunu nasıl azaltırız?” 

 Sanırım ben bu tanıma uymayanlar sınıfına giriyorum. Üniversite dışında öyle çok uzun zamanlar evden uzaklaşma durumum olmadı. Ama gidişlerimde beni hiç rahatsız etmemiştir. Mesela üniversite. İzmir'de yaşarken İstanbul'da okudum. Okulun ilk senesinde haziran ayında çalışmaya başladım. Hiç evimi özlemedim. Tatillerde gidip geldim tamam ama hemen evimi İstanbul olarak benimsemiştim. Okuyorum, çalışıyorum, ben oluyorum. 

Çalışırken iş için 3-5 günlüğüne şehir ya da yurtdışına çıkmak da keyifliydi. Yeni yerler tanımak, sokaklarda taban tepmek müthiş keyifli olmuştur hep. İşte artık son zamanlarda Ada doğduğu zaman biraz sıkıntılar oldu doğal olarak. Çok küçüktü çünkü.

Ama birinin evinde kalmak durumundaysam ki bu yıllarca oturduğum annemin evi bile olsa evime dönmeyi iple çekerim. Annem de benim gibidir. Belki genetik. Ablalarına gitmek ister.  Hepsi başka başka şehirlerde. Bir geceden fazla kalmamalı. Fazlası bünyesine zarar. Yani benimki ev özlemi değil de başkasında kalma sıkıntısı.

Sanırım ben pek duygusal değilim. Maddeye bağlılığım yoktur. memleket olayım da hiç yoktur. İnsanların yeni tanıştığı kişiye "nerelisin" diye sorması hep anlamsız gelmiştir. Dünyalıyız işte. Ne farkeder ki nerede doğduk, köklerimiz nereden. Araştırsak kimbilir kimler çıkacak bu işin altından (bu arada şu e devlette yeni çıktığında soy durumu olayı. Bakmıştım. babamdan ötesi görünmüyordu. Nüfus müdürlüğüne başvurun yazıyordu)  

Oturduğum ev mesela. cidden maddi olarak zor bir zamanda aldık. Evin içini (biri yeni doğmuş) 2 çocukla izin günlerinde birlikte tamir ettik. Tavan sıvasını bile yaptık o derece. Bahçe duvarına kadar kendimiz yaptık. Ama birkaç yıldır aşırı şehirleşme, yol gürültüsü beni yoruyor ve bu evden kurtulmak, tarla ortasında konteynır bile olsa kırsala kaçmak istiyorum. Cidden çok emeğim var ama bırakmak hiç koymaz bana. Burası görevini tamamladı diye düşünüyorum.


Yorumlar

  1. Çok farklı düşünmüyoruz. Giden değil de geride kalanlar daha fazla özlem çekiyor olabilirler. Benimki de özlemden ziyade endişe. Ailemden benden uzaktaysa, sağlıkları, keyifleri yerinde olsun yeter.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet evde kalanlar kesinlikle daha bir özelm dolu oluyorlar. Ben bu kadar rahat evi bırakabilmişken şimdi Ada İstanbul'da ve bir gün mesajı falan gelmese karın ağrıları başlıyor:((((

      Sil
  2. Her zaman olduğu gibi Derin'in bu haftaki sorusu da ilginçti. Evi yuva gibi gören ve hissedenler grubundanım. Sadelik ve yalınlık içinde insanın sevdikleriyle birlikte olması. Evinde huzur bulunca insan, hep orada olmak istiyor. Kitaplar ve çiçekler de eşlik ediyorsa kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. Ama " iyilik" sadece kişisel değil, mutluluk hep yakın ya da uzaktaki insanlarla da sınırlı. Mutsuz bir dünyada kişisel mutluluk da bana bencilce geliyor.

    YanıtlaSil
  3. çok bağlanmacı değilsin yaniii :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder