Deprem


 Çoğumuz bir biçimde depremi yaşadık. Deprem ülkesiyiz sonuçta. Bugün değilse yarın. Oluyor. Doğanın şakası yok. Sürekli küçük küçük kendini anımsatıyar. Evlerinizi iyi yapın, deprem şartlarına uyun, tedbirinizi alın diyor. Ama işte sonuç son 15 gündür yaşananlar. 

Ne hükümet hazırlıklıymış (bunun bir tercih olduğu da ortada) ne belediyeler olması gerekene uymuş ne de insanlar evlerini yaparken doğrusun yapmış. Bir imar barışı oldu mu ucuz mal bulmuş gibi saldıranlar var sonuçta. İyi de sen uygun olmayan evini para verip yasallaştırırken kendi mezarını hazırlıyormuşsun. 

Suçun büyüğü illa hükümetlerde. Yıllardır düzenli olarak iar barışı yapılıyor. Para gerektikçe hadi imar barışı. "Ama biz deprem bölgesiyiz" "Ona sonra bakarız" 

Onca can yitti. Büyük ihtimalle sayı eksik gösterilecek. hatta bugün İletişim Başkanlığı'nın açıklamasına göre, deprem felaketinde yıkılan 9 bin 146 binada 81 bin 168 kişi yaşıyormuş. Her binada 9 kişi. Varın gerisini siz düşünün. 

Anneler-babalar çocuklarını yitirdi, çocuklar ailesiz kaldı, torunları kaybetti dedeler. Bir  dedenin torununun kıyafetini kokladığı görüntüleri görmüşsünüzdür belki. Nasıl bir acıdır. Sevdiğiniz enkazın altında, sizin elinizden birşey gelmiyor ama gerkli kurtarma da gelmiyor. Günlerce bekliyorsunuz. O sesi dinleye dinleye. 

Sadece canlar da değil. Biz bu kadar uzakta görebiliyoruz. Koca koca şehirler yıkılmış. Anılar var, o kentlerin kimliği var. Yenisi yapılamaz ki. Benzeri de olmaz. Bir anda enkaz kaldırma çalışmaları başladı. Kaç gündür dümdüz olmuş araziler görüyoruz. Bir taraftan hala canlı çıkıyor acaba? diyorsunuz. Bir taraftan o evlerde insanların belki alabileceği birkaç fotoğraf vardı.

Ada da gitmiş ilk akşamdan üniversitenin organizasyonuyla Hatay'a. Pek anlatmadı ya sesinden, konuşmasından anlıyor insan değiştiğini. Bize uzak çocuk yarım saat muhabbet ediyor şimdi telefonda. Kötüydü dedi sadece. Ordan geldiği gece onca yoldan sonra uyuyordur aramayayım dedim, üniversitedeki yardım kolilemeye kalmış bu kez. Gençler cidden çok çalıştılar çalışıyorlar bölgede. 

Bu kadarı da olmaz dediğimiz şeyler duyup okuyoruz depremden beri. Yardımlar engellinyor, tırlar boşaltılıp depolara konuyor, depremde kurtarılıp bakanlığa teslim edilmiş çocukların tarikatlara verildiğini öğreniyoruz. Diyanetten biri çıkmış "depremzede evlatlıkla evlenebilirsiniz" diyor. İnsanlar öldürülüyor, dayak yiyor. Belli ki bilinçlir olaylar çıkartılıyor. Bir arkadaşımız dedi. Hatay insansızlaştırılmaya çalışılıyormuş. Akılda deli sorular.

Orda burdan karman çoman kafalar işte.

Yorumlar

  1. Hepimiz çok üzgünüz. Ama sizin yazıda çok iyi anlattığınız o sebeplerden dolayı çok da kızgınız. Yapılması gerekenler para uğruna, oy uğruna yok sayılmasaydı kaybettiğimiz binlerce can şu anda aramızda olabilirdi. Birkaç dakikada koskoca kentlerimiz yerle bir olmazdı. Söyleyecek çok şey var, önümüzdeki süreçlerde de bu konularda sesimiz hep gür çıkmalı. Ada'yı da tebrik ederim. Herkes elinden geleni yaptı ama oralara gitmek apayrı değerli bence.

    Diyanet'in açıklaması gerçekten rezalet. Bıktık usandık artık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Depremden günler sonra bile canlı çıktıkça o ilk saatlerin değeri o kadar fazlalaşıyor ki. Binlerce insan, anne-baba, evlat, dede... yok yere yitip gitti

      Sil
  2. en azından 1 milyon vardır ölen kaybolan yaa.

    YanıtlaSil
  3. Fiilen yaşamadan yaşamış kadar olduk depremi. 99 da bu kadar çok iletişim imkanı yoktu, TV lerde ne gösterirlerse, şimdi oradaymışcasına görüp duyuyoruz internetten her şeyi. Gençler umarım bu travmayı çabuk atlatırlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oraları yaşayan çocuklar, gençler için hiç kolay olmayacak sanırım.

      Sil
  4. Söylenecek söz bulamıyorum:(

    YanıtlaSil

Yorum Gönder