King Richard
Kral Richard, tenis tarihine isimlerini yazdırmış Serena ve Venüs Williams'ın babalarının mücadelesini anlatıyor. Richard Williams ve eşi 5 kızları ile birlikte yoksul bir hayatları var. Her ikisi de sporla ilgilenen anne baba bir biçimde kızlarındaki yeteneği keşfetmiş ve yıllarca onların bu sporla ilgilenmesini sağlamış. Film Serena 10, Venüs 11 yaşındayken başlıyor. Baba kızları için ünlü koçların kapısını çalıyor, parası olmadığı içinde reddediliyor. Bir biçimde bir koç sadece Venüs'ü parasız çalıştırmaya başllıyor ve başarı basamaklarını tırmanıyor.
Babayı sevsem mi sevmesem mi bilemedim. Sevmemeye daha yakınım sanki. Bir kez kaba, insanları kullanıyor. Kızlarının başarısını onlar için mi kendi için mi istedi orası biraz soru işareti. Will Smith'in en iyi erkek oyuncu dalında ödül alması ise cıkkk....
Coda
Ruby, işitme engelli bir ailenin işiten tek üyesi. Liseye giden genç kız aynı zamanda, babası ve abisine balık tutarken teknede yardım ediyor (telsiz gibi işitme-konuşma gerektiren işler için) Şarkı söylemeyi seven Ruby okulda koroya katılınca, işler değişir. Öğretmeni yeteneği olduğu için müzik okulu seçmelerine girmesine ister, ailesinin ise ona ihtiyacı vardır.
Evet film kesinlikle çok güzeldi. Ruby rolündeki Emilia Jones gayet başarılıydı bence. Ama (bir cümlede ama varsa öncesi geçersiz sayılırmış ya) film Fransız Hayatımın şarkısı filminin yeni versiyonuymuş. Zaten daha önce çekilmiş bir filmin aynısı en iyi oscar adayı olmalı mı bilemedim. Bir de en iyi orjinal senaryo dalı var ki bu da yani.....
Tic Tic Boom
Bir müzikal bestecisi olan Jonathan Larson'ın hikayesi. Film, sanatçının kendi yazdığı otobiyografik oyununun beyaz perde uyarlaması. Bir taraftan otoritelerin yetenekli bulduğu Larson, iş sahnede yer bulmaya gelince başarısız. Parasız ve umutsuz. Jonathan Larson, oyunlarında dönemin en büyük sıkıntılarından biri olan AIDS konusunu işlemiş. 35 yaşında Rent'in ilk gösteriminden bir gün önce, kalp anevrizmasından ölmüş. Sanırım 2 oyun yazmış. Tic tic Boom ve Rent. Ölümünden sonra Rent ile Pulitzer Drama Ödülü'nü almış.
Andrew Garfielden iyi erkek oyuncu ödülüne aday. Hani şu ana kadar seyrettiklerime bakınca neden olmasın?
Az önce ben de Coda'nın yorumunu yazmıştım ama yarın yayınlayacağım :)
YanıtlaSilSevilesi bir film gerçekten ama en iyi film dalında aday olarak gösterilecek kadar değil diye düşündüm bende.
Will Smith iyi oyunculuk çıkartmış ama karakter olarak ben de yanında olsam mı olmasam mı bilemedim.
Hızlı gidiyorsun, tebrikler ♥
Baba karakteri için hemfikiriz demek ki. Bu ara spor, kitap, film falan takılıyorum. Eskisi kadar fotoğraf olmuyor. Mazot malum gezmeleri bıraktık. Yakında tarlı toprak başlar azalır bunlar
Silben dee, dört filmi merak ediyorum :) coda, power of the dog, nightmare alley, licorice pizza ) andrew garfield valla mükemmeldi evet, buna benzer eski bir film var, all that jazz, kaçırmaaa :)
YanıtlaSillicorice pizza'yı bulamadım. Nightmare Alley'i dün akşam seyrettik sevdim onu. Aslında all that jazz'ı seyredecektim bir şey girdi araya kalmıştı.
SilCODA'yı çok sevmiştim, bir başka filmin yeniden yapımı olmasına çok şaşırdım. Orijinal filme de göz atacağım. Andrew Garfield'in adaylığı konusuna katılıyorum :)
YanıtlaSilBu filmler bitince ben de bakacağım. Birebir aynısı diye yorumlar vardı. Sanırım meslek farklıymış.
Silçocukları böyle yetenekli çoğu baba çok acımasız oluyor tabi kızları kazandırmakla iyi yapmış ama kendisi de baya bir fayda görmüştür bundan..
YanıtlaSilAnne dengeleyici olsa da babanın baskınlığı barizdi filmde. Sonradan googla'dan baktım aile ilişkileri hala çok sıkıymış. Hatta anne baba boşanmış, baba yeniden evlenmiş. Üvey kardeşlerle bile çok iyilermiş. Bu denli baskı kızları aileden koparmamış yani
SilHayatımın Şarkısı efsaneydi, Coda' için yazdıklarını okurken eee ben bu filmi izledimki dedim, bu da mı Fransız yapımı, e niye çekilmiş ki yeniden:? ay kafamda deli sorular...:D
YanıtlaSilFilmleri izlemedim ama Williams kardeşlerin babası ile ilgili basında birkaç yazı okumuştum :) Filmi olduğunu da sizden öğrendim ve ilgimi çekti açıkçası :)
YanıtlaSilCODA'nın yönetmeninin bir sözünü okumuştum bir yerlerde. İlk çevrilen filmi izlemediğini beyan etmişti.
YanıtlaSilKing Richard filminde bir sahne vardı, sosyal hizmet görevlilerine kızlarım sokaklara mı düşsün istersiniz gibi bir şeyler söylemişti. Çocukların iyi yetişmesi için çok çabalayan ve onları zorlayan bir baba gördüm ben... Filmin sonunda da son maç konusunda haklı çıktı.
Tick Tick'i henüz izlemedim ama benzeri bir filmi izlemiştim. Adını yaklaşık bir aydır hatırlamaya çalışıyorum aklıma gelmiyor bir türlü. Araştırmalarım da sonuç vermedi :))
İkişer üçer yazarak arayı bayağı bir açtın, ben daha başlayamadım bile :)
Bu ara biraz tembelim. Tek tek yazmaya üşenirmişim gibi geldi. Biraz daha yüzüysel oluyor belki ama film konusunda kendimi çok da bilgili görmüyorum. Minik minik fikirler olsun dedim.
SilKing Richard ı merak ediyorum.
YanıtlaSil