Ağaç Ev Sohbetleri 131


Sevgili Deeptone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri'nin bu haftaki konusu Kaplan Diary'den.

 "Ne için yaşıyoruz? Size göre bizi diğer canlılardan ayıran en temel özellik nedir? Eğer dünyaya gelişinizin bir hikmeti varsa, sizden beklenenleri ne ölçüde yerine getirdiğinizi düşünüyorsunuz?"

Konuyu okudum ve ilk tepkim "vayy, çok felsefik" oldu. Ne için yaşıyorum? Mutlu olmak için sanırım. Ya da doğrusu bu olmalı. Yani insan neden yaşar ki. Mutlu olayım, keyif alayım, sevdiklerim iyi olsun diye çabalayayım vb. Yani yaptığım şeyler hep bana keyif verdiği için; Fotoğraf çekmek, gezmek, kitap okumak, film seyretmek, yüzmek, şarap içmek...Sonuçta bunları yaptığımdaki duygu değil mi hedef? Yaşlandıkça (48) ve yapmak istediklerimi henüz yerine getiremediğimi gördükçe biraz mutsuz oluyorum hatta. Geçen gün yürüyüş yaparken Deniz'le aramızda şöyle bir diyalog geçti; 

-Deniz, biyoloji oku, yaşamı uzatacak bir formül bul. Daha benim görmediğim br sürü yer, yapacağım şeyler var.

-İstediğin her yeri görünce ölmek isteyecek misin?

-Evet. 

Yani öteki dünya kavramı bana fena halde uzak. Geldim, gideceğim. O aradaki zaman işte olup olacağı. Hatta benimkilere ölünce bir yolunu bulun denize atın demişliğim çoktur. Böcekler yiyeceğine, balıklar yesin diye...Tabi ki çocuklarımın iyilik halleri de önemli. Çünkü onlar ben istediğim için bu dünyadalar, onlara karşı sorumluyum. Zaten o yüzden kendi keyfi isteklerim köşede bekliyor. 

Dünyaya gelişimin bir hikmeti olup olmadığını hiç düşünmedim. Hani her canlının bir fonksiyonu vardır deriz ya. İnsanın fonksiyonu dünyayı yoketmek sanki. Sabah sabah yine bir dünya savaş, çevre katliamı haberi okuduktan sonra ne hikmetim olabilir ki... Sonuçta insan denen canlı türündenim. 

Evet çevremi kirletmiyorum, ağaç dikiyorum, kapımın önündeki benim atmadığım çöpleri topluyorum, hayvaları koruyorum ama yetmez işte. Dünya için iyi birşeyler yapmak gerek ve bunu yeterince yapmıyorum. Öyle berbat bir adalet sisteminde yaşıyoruz ki ister istemez korku var. Çünkü ne kadar çok ses çıkartırsanız eşiniz işten atılır, çocuklarınız işe giremez....


Yorumlar

  1. eveet sen gezmek foto çekmek için geldin dünyayaaa bi deeee turşu pekmez yapmak içiiin :)

    YanıtlaSil
  2. Google Plus yorum eklentisi hala duruyor sizde. Google Plus'ı ben seviyordum. Neden tamamen ortadan kaldırdılar hiç bilmiyorum. Bloglardaki birçok yorumlar da bu yüzden silindi gitti.
    Dünyadaki olumsuzluklar ne diye geldik dedirtiyor insana bazen. Haksızlık ve adaletsizlikler de bezdiriyor. Mutlu olacağımız şeyleri yaparak biraz teselli oluyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Blogların teknik olayları beni aşıyor bazen. Uyarılara göre yönleniyorum genelde. Benm bazı yorumlarım da silindi malesef.
      Evet haksızlık, adaletsizlik, olumsuzluk hepsi çok çok fazla. bilmiyorum niye buralardayız. Ama dünyayı kirleten de insanlar işte.

      Sil
  3. Seçilen konu çok güzel. İnsanı sorguluyor. Kendimizi sorgulatıyor.
    Bizi diğer canlılardan ayıran en kötü özelliğimiz büyük kıyımlara sebep olabilecek potansiyelimiz olması. Bu tespite katılmamak imkansız.
    Büyük ideallere sahip olanları bilemem ama evlenip çoluk çocuk sahibi olduktan sonra yaşamın amacı da merkezi de değişiyor... Bizim de rafa kaldırılan hedeflerimiz var, elbet indireceğimiz günlere ulaşacağız :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünyadaki en kötü canlı insan diye düşünüyorum çok zaman. hem diğer canlıları hem doğayı katlediyor.

      Sil
  4. Düşüncenizi net bir şekilde ortaya koymuşsunuz. Mutlu olmak için yaşıyoruz diyorsunuz. Bu aklıma başka bir soruyu getirdi şimdi. Mutluluk nedir? Hep soyut ve kişiye göre değişen şeyler. Yani demek istediğim mutluluğu bir amaç, bir hedef olarak koyamıyoruz önümüze. Cennete ulaşmayı mutlak mutluluğun tek adresi görenlerden farklı düşünüyorum. Mutluluk dile getirdiğiniz gibi fotoğraf çekmek, kitap okumak, sevdiklerinizle vakit geçirmek vs. şeyler. Yani sadece bunlar mı sizi hayata bağlayan? Olabilir belki de, bilmiyorum.

    Denizle olan diyalogunuza bayıldım. Özellikle Deniz'in verdiği cevaba. İnsan istediği her şeyi elde edince gerçekten ölmek ister mi? Sanmıyorum. Ama çok acı çektiği için ölmek isteyenleri biliyorum. İntihar, ötenazi gibi şeyler. Yani bizi hayata bağlayan şey mutlu olmaktan ziyade büyük acılar çekmemek olabilir mi öyleyse? Öyle bir acı ki bunu tahayyül edemiyorum. Düşünün ki, Nazi kampında türlü işkenceler altında, bir deri bir kemik kalmışsınız ama hâlâ yaşama tutunmaya çalışıyorsunuz.

    Kendi adıma düşünürsem, yeterince yer gezdiğime inanıyorum. İmkânım olduğunda çok daha fazla gezmek isterim. Ancak beş yüz yıl yaşasam yine gezmediğim, göremediğim bir sürü yer olacak, bunun bilincindeyim. Bir de hani gezdik gördük diyelim. Bu bizi bir süreliğine mutlu etti, eğlendik, mutlu olduk. Sonra... Bunun için mi yaşadık yani? Aynı süre içinde çektiğimiz acılar, üzüntüler, sıkıntılar da cabası. Bildim bileli ölümden korkmuyorum. Sadece ailemin üzülmesinden endişe duyuyorum. Bu yaşıma geldim, hâlâ aynı düşüncedeyim ve değişeceğimi sanmıyorum. Şunu yapamadım, şu eksik kalacak da demiyorum. Demeye kalksam belki bir sürü şey sayarım. Bugün şu soru geldi bir de aklıma. Aynı hayatı bir kez daha yaşamak ister miyim? Ortalamanın üzerinde bir hayat standardım olmasına rağmen, cevabım "hayır" olurdu sanırım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Soruyu okuduğumda (Ne için yaşıyoruz) ilk aklıma gelen mutluluk oldu. İçini deşmedim. deştikçe insan kayboluyor bazen. Kendi içinde çelişiyor. Benim hayata bağlayan küçük küçük şeylerin bütünü. Bir teki değil tabiki. Gezdikçe, öğrendikçe, günbatımına baktıkça, yara yatıp yıldızları seyrederken...Ve tabi ki çocuklarımın başarısı-mutluluğu. Evet yetiyor bana bunlar.
      Ama bunlara sahipken bir başka çocuğun (tanımasam da) mutsuzluğu, tacize uğraması, bir üniversite öğrencinin dayak yemesi, çalışan bir babanın evine ekmek götürememesi..Yani şu yaşadığımız dönem cidden içimi acıtıyor. Sosyal medyada elimden geldiğince tepkimi gösteririm (popüler bir kişi olduğum söylenemez), yaşadığım şehirdeki pek çok eyleme katılmışlığım, gaz yemişliğim var, elimden geliyorsa maddi yardımda da bulunurum. Ne kadar yeter bilmiyorum, yetmez bunlar. Bir üst paragraftaki kadar basit mutlulukları engelliyor işte.
      Buraya yazarken o "evet" yanıtını ben de düşündüm. Ama diyaloğun aslı oydu ve olduğu gibi yazdım. İş o noktaya gelince ölmek ister miyim evet hiç bilemiyorum:)))
      Bu haftaki öyle bir konu ki kişi düşündükçe, kafasının içini deştikçe farklı yanıtlar bulabilir. Ben kendimi hep basit bir insan olarak tanımlamışımdır. Basit düşünürüm, basit mutluluklarım vardır. Yataktan hiç agrasif, olumsuz kalkmam mesela. Yani sanırım hala aynı düşünüyorum (dünden bu yana) Gezmek, yaşamak, öğrenmek, sevdiklerimle güzel zaman geçirmek...bunlar beni kesinlikle mutlu eğ-diyor ve evet yetiyor. Bir daha dünyaya gelsem üniversite bitince cesaret edip para pul demeden dünyayı dolaşırdım sanırım.

      Sil
  5. Teşekkür ederim. Dilerim gençler çok güzel bir yaşam sürerler. Evet benime çok hedefim var ama belli bir yaş grubu resmen yaşamadan hayatı tüketiyor. En çok onlara üzülüyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder