Okuduklarımdan

 Yağmurcuk Kuşu

Kitabın ismini, yazarını saklasalar birkaç sayfa okuduğunuzda kimin kaleminden çıktığını hemen anlayacağınız yazarlardan biri sanırım Yaşar Kemal. O uzun, şiirimsi betimlemeleri, masal havası hemen kendini belli ediyor sanki. Uzun bir aradan sonra yeniden Yaşar Kemal okumaya başlayınca ilk hissettirdiği bunlar oldu.

Yağmurcuk Kuşu, Kimsecik üçlemesinin ilk kitabı. 1. Dünya Savaşı sırasında Van'dan göç etmek zorunda kalan bir aileyi anlatıyor. Göç yolunda yolda buldukları bir çocuk da aralarına katılır ve Adana'nın kıraç bir köyüne yerleşirler. Ailenin resini İsmail'in çalışkanlığı, çabaları sonrasında zenginleşir aile.. Civarın en güçlülerinden olurlar. Bu arada ilk zamanlar oğul gibi gördüğü Salman, İsmail'in kendi oğlu olduğunda gözden düşmeye başlar...

Bulundukları coğrafyanın betimlemeleri, Salman'ın yaşadığı sıkıntılar, hayalleri, kendisini İsmail Ağa'ya sevdirme çabaları..Köy dedikoduları, fesat...Güzel bir romandı.

Issız Kadınlar Sokağı

Taciz, tecavüz, şiddet mağduru 20 kadının hikayesi var kitapta. Günümüzde sıkça yaşadığımız, duyduğumuz, okuduğumuz ama çok zamanda sırtımızı dönüp unuttuğumuz olaylar. Dünden, bugünden, malesef yarından hepsi de. Okunmalı...

Şehrin Ilık Solukları

Okuma Şenliği için "Ş" harfi ile başlayan bir kitap ihtiyacından karşıma çıktı. Kütüphanenin sistemine yazıp buldum, daha önce duymadığım bir kitap, yazar. Tuncer Erdem, mizah dergilerinde çizgili hikayeler yazıyormuş. Benim pek mizah dergisi kültürüm olmadığından tanımıyordum. Bol çizgilerle desteklenen öyküde, şehirlerdeki yozlaşma anlatılıyor. Sevdim ben.

"Koca koca yapıları, yolları, alanları, ünlü yıkıntı ve kalıntılarıyla mekan mekandır şehirler. içinde barınanları oraya buraya koşuşturan bir düzenleri vardır. Oysu bu mekan ve koşuşturma bolluğunda. "Herkes önüne, sağa sola bakarken, biri de göğe bakmalı; kuşları, bulutları görmeli, yıldızları seyretmeli."