Ağaç Ev Sohbetleri


 Ağaç Ev Sohbetleri 107. haftasının konusu Makbule Abalı'dan gelmiş bu kez.

"Hayal bu ya, bugünlerde "ÖĞRETMEN" olsaydınız öğrencilerinize öncelikle hangi değerleri kazandırmak isterdiniz? Hangi öğretim kademesinde, hangi sınıflarda, hangi branşlarda öğretmenlik yapacağınıza lütfen siz karar verin."

 Bir kere en başından dideyim de ben öğretmen olmayı hiç hayal etmeyen hatta istemeyen biri oldum.Bunun nedeni mesleği kötü görmek değil mesleğin çok özel olduğuna inanmak ve gerçekten yapabilecek yetide insanların yapması gerektiğini düşünmemden. Hatta üniversite sınavlarına girip de tercih yaptığımda babam illa öğretmenlik istediği için son tercihe ana sınıfı öğretmenliği yazmıştım. Toplumda bir kanı var. "Öğretmenlik bayan için uygun meslek, yaz tatili izni var, hafta sonu izni var" Bir meslek bir cins için rahat diye değil de hakkını vererek olmalı oysa.

Şimdi hiç düşünmediğim bir mesleği olmayı hayal edemem belki ama bir öğretmenin öğrencilerine ne vermesi gerektiğini düşünebilirim sanırım.

En başta 'kendine güven' sanırım. Malesef kendi okul yaşantım da da çocukların öğretmenleri arasında da öğretmenlerin çocukları aşağıladığına epey bir şahit oldum. Belki meslekten kişiler bana karşı çıkacak bilemiyorum ama cidden epey bir kısmı kendini fazla büyük görüyor. Oysa ellerinin altında onlara güvenen, onları dinleyen (özellikle de ana sınıfı ve ilk okul) minikler var. Onları aşağılayarak ya da hakaret ederek bir çok dallarını kırıyorlar. Tam tersi hayata sıkı tutunmaları sağlamak için kendilerine güvenmelerini sağlamalılar oysa. 

Belki çok klasik olacak ama çevre bilinci aşılanmalı mutlaka. Hızla tükettiğimiz çevreyi artık bir ucundan korulamıyız ki bu konuda çocuklara çok iş düşüyor. Çünkü biz büyükler itinayla içine ediyoruz. Bizim evin önündeki kaldırımı ağaçlandırmıştık biz. Ben ayrıca çiçeklerde diktim. Ama hemen üst tarafımızdaki okula gidip gelen çocuklardan korumakta epey zorlandım. Ya koparıp atıyorlar, ya ağaçların dallarını çekiştiryorlar, sürekli çöp atıyorlar. Hep yıkım odaklılar. Bu mantık düzeltilmeli.

Bilim konularında aktif etkinlikler yapardım. Deneylerle, gözlemle çocukların pozitif bilimi özümsemelerine çalışırdım sanırım. Bir biçimde kendi projelerini yaratmalarını teşfik ederdim. 

Ve hayatı sorgulamayı öğrenmeliler. Şimdiki eğitim sistemi ezberle, gereksiz sorular sorma, öğretmenin dediğini sorgulama...Çocuklarımda da bunun için çalıştım. Büyük biraz düzene uyuyor ya küçük epey sorgulayıcı. Arkadaşlarıyla sürtüşme yaşadığı oldu ya da doğru biliyorsa öğretmenine ısrarcı olur. 

Okumalılar kesinlikle. Bu davranış okumayı sevmeyen birine nasıl aşılanır hiç bilmiyorum. Şanslıyım ya da çocuklar şanslı bilmiyorum. İkisi de kitaplarla barışık. En en minik hallerinde kitap okumaya başladım ikisine de. Yaşlarına göre tabi ki. Masal benzeri bir kitap okurken mimiklerle, sesimi alçaltıp yükselterek hikayenin içine girmelerine çalışırdım. Sanırım öğretmen olsam mutlaka kitap fuarına götürürdüm çocukları.  

Çok uzun oldu sanırım. Neyse böyle işte...


Yorumlar

  1. Ben de öğretmen olmayı istememiştim. Bana göre de sorumluluğu büyük. Kendi huyumu da biliyorum, içine kapanık ve zaman zaman da öfkeli biriyim. Küçük çocukları eğitmek belki daha iyi olabilirdi. Çocuk ayrımı yapan öğretmenler de var, notu zayıf olanı geri plana atan, sadece parmak kaldıran birkaç kişi ile dersi tamamlayan...

    Çevre bilinci konusuna katılıyorum. Ailede, etrafta görmeyen çocuk gidip çöpünü de atıyor, ağaca da zarar veriyor. Okumayı sevmeleri de çok önemli tabi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın sorumluluk istiyin bir meslek ve çok kişi bunun hakkını vermiyor malesef. Ben çocuklarla ilgili bir etkinlik için okul bahçesindeyken annesinin çocuğa yediğinin çöpü için "şuraya atıver" dediğini duymuştum. oysa bahçede çöp kutuları var.

      Sil
  2. Bizim eğitim sisteminde pek yer almayan konular. Kesinlikle sevdiklerinizin hepsi olmalı.O kadar fen dersi aldım,tüm okul hayatım boyunca sadece civayi görebildim mesela. O kadar bosa geçiyor ki okul hayatı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)))) doğru bunları es geçiyoruz hep. Kitapları ezberleyip doğru yanlış farketmez soruları yanıtlayıp geçiyorlar. Küçük oğlum fen lisesinde okuyor. İzmir'in en yüksek puanlı ikinci lisesi. Ve (pandemi yüzünden sadece yarım dönem okula gitmiş olsalar bile) bildiğim laboratuvara hiç gitmemişler.

      Sil
  3. ben öğretmen olsam çocuklara önce nezaket ve hayvan sevgisi öğretirdim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın. Hayvan sevgisi de yazarken aklımdaydı ya uzun gibi geldi yazı. Nezaket de çok çok önemli. Ele alınacak çok şey var aslında.

      Sil
  4. Aslında hiç öğretmen olmayı düşünmeyen bir kişi de hayalinde ne güzel bir öğretmen olurmuş. Keşke bir zamanlar olsaymış bile dedirtebilir insana.
    Kendine güven, çevre bilinci, bilimsel deneyler, okuma... Bunların hepsi çocuklar için çok yararlı, sağlıklı kişilik gelişimine büyük katkı sağlayacak etkinlikler.
    Hele hayatlarında bir kez bile olsa bir kitap fuarını ziyaret edebilen çocuklar... Sihirli bir dünyaya ayak basmak gibi.
    Öğrencileriniz belki olmadı ama çocuklarınız ne kadar şanslı olduklarını biliyorlar mı...?
    Sevgiyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Makbule hanım öğretmenliği zor ve sorumluluğu büyük bir meslek olarak görüyorum. Kendimde bu yetiyi görmedim hiç. O yüzden istemedim. Çocuklarımla ilgilendim evet doğru bildiğim anlamda. Ama iyi bir anne miyim bilemiyorum? Küçükle aram çok iyi olsa da büyük nerdeyse benden nefret ediyor. Lise ikiye kaar konuşurduk, danışırdı artık tamamen koptu. İlla kusurum vardır ya işte bulamıyorum ve çözemiyorum. O yüzden en azından büyük oğlum kendini şanslı hissetmiyor sanırım.

      Sil
    2. Bu yıllarda daha çok arkadaşlarının etkisinde kalıyor gençler. Yetişkinlerin her söylediğine karşı çıkıyorlar. Çocuk yerine konmak istemiyorlar. İnanın birkaç yıl içinde değişecektir. Sık sık eleştirmeyin, iyi davranışlarını da vurgulayın.
      Sevgiyle.

      Sil
    3. Aslında çocuk yerine koyma-yetişkinlik arasındaki dengeyi kurmaya çalıştık ama bilemiyorum ne derece başarılı olduk. Teşekkür ederim...

      Sil
  5. maşallah valla keşke öğretmen olmayı isteseymişsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla düşünmekle uygulayabilmek orasında o kadar fark var ki. Hiç bir zaman bu konuda kendime güvenmedim. Cidden önemsediğim bir meslek ve bu yüzden epey bir eleştirirm de

      Sil
  6. Ben bütün bir ilköğretim hayatımı neredeyse tek bir öğretmenle tamamladım. Seçmeli dersler de yoktu. Özel eğitim sınıfları da. Eskiye göre eğitim sisteminde ders ve öğretmen çeşitliliği arttı sanıyorum. Okul öncesi eğitim ve erken okula başlama gibi güzel gelişmeler oldu. Kalabalık ve geçim derdine düşmüş ailelerin, çocuklarına minicik yaşta neler öğretebildikleri bir muamma. Bu anlamda okul öncesi eğitmenlere çok iş düşüyor. Çocuklara rol model olacak iyi yetişmiş öğretmenlerle adam gibi nesiller yetiştirme şansımız olduğunu düşünüyorum. Düşünmek istiyorum. :)
    Konuyla ilgili önemli noktalara değinmişsin, yazı aslında uzun olmamış aklına gelipte yazmadıkların olduğunu düşünmeden edemedim :) Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okul öncesi eğitim kesinlikle ücretsiz olmalı mesela. Hem okul para almamalı hem de bir biçimde gerekli boya vs. devlet karşılamalı. Hepsi pahalı kalemler. Hele ki son dönemde çok kişiyi zorlar bunlar. Bir de bazı okullarda forma var.
      Eğitim bu yazacak şey olmaz mı hiç. 19 ve 16 yaşında 2 çocuk, kaç tane sınav, onca yıl sürekli git geller, öğretmenlerle epey muhabbet...( benim oğlanların okuduğu okulda veli eğitim düzeyi düşüktü. Okuma yazma bilmeyenler bile vardı. Ben ve eşim üniversite mezunu olunca öğretmenler daha bir önemsiyor. Ayrımcılık aslında.)

      Sil
  7. Kendine güven duygusu ne kadar önemli. Bu da sanırım öğrencilerin kendi potansiyellerini ortaya çıkaracak bir eğitim sisteminden geçiyor.
    Ağaç Ev Sohbetleri'ne ben de katıldım bu kez ve bloğumda öğretmen olmayı anlatan bir hikaye bile yazdım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok önemsediğim bir konu kendine güven. Hem okulda hem evde mutlaka önemsenmeli. Aslında hem öğretmenlere hem anne-baba olmaya karar verenlere bir eğitim olmalı. Çok uçuk oldu biliyorum ama öyle işte.

      Sil
  8. Öğretmenlik mesleğini tercih etmeyişinizdeki sebepler benimkilerle aynı. Son derece saygı duyulacak meslek ama gerçekten bu mesleği hakkını vererek icra edenler bu saygıyı hak ediyor. Çocuklar için evde verilecek eğitim başka, okulda alacakları eğitim başka. Dediğiniz gibi aynı evde büyüyen iki çocuğun davranışları farklı olabiliyor ve kabahati biz ebeveynler kendimizde arıyoruz. Benim de kızımla ilişkilerim mükemmel, oğlumla kopma derecesinde. Nedeni meçhul! Can sıkıcı bir durum ama elden bir şey gelmiyor. Diğer fikirleriniz son derece isabetli. Ne yazık ki eğitim sistemimiz ezbere dayanıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocuklarla aranın kopuk olması en acı şeylerden sanırım. Bu ara kafamı en meşgul eden. Tabi ki bu konu dışı. Evde ben eskikleri tamamlamak noktasındayım. Ama biliyorum ki anne-baba olarak bizim söylediklerimizden öğretmenin söyledikleri daha doğru. Bu yüzden önemsiyorum ve layıkıyla yapılmasını istiyorum.

      Sil
  9. Ya ne doğru cümle " yarının yetişkinlerini öğretmenler yetiştiriyor" işte olayın özü bu aslında. Ve o kadar kötü bir yarın geliyor ki. Sorgulamayan, öğrenmeyen, denemeyen, sevmeyen....

    YanıtlaSil
  10. Herşeyden önce öğrencilere adil ve demokratik olmalarını ve Atatürk ilkelerine bağlı kalmalarını öğretmek isterdim. Yalan söylemeyen, çalmayan, hak yemeyen insanlar olmalarını isterdim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder