Ağaç Ev Sohbetleri 103


 Ağaç Ev Sohbetleri'nin 103. haftasının konusu deeptone'dan.

"Ülkemizin durumundan şikayet ediyoruz. Düzeltmek için ne yapıyoruz, okumak, izlemek, düşünmek, konuşmak, yazmak dışında, aktif eylem olarak?"

 Konuşmak, sosyal medyada yazmak en çok yazdıklarım haliyle. Şu durumda çok da fazlasını yapamıyoruz. Geçmişte (Ankara'da gar patlaması öncesinde. Ondan sonra eylemler ciddi oranda kesildi çünkü) gidebildiğim eylem, yürüyüş tarzı şeylere katılıyordum. Hatta 2015 yılında yaşanan ve 107 kişinin yaşamını yitirdiği Ankara gar patlamasına da gidecektik eşimle. İzmir'den kaldırılan oda otobüsleriyle gidecektik. Sonra çocuklarla ilgili bir aksilik çıktı kaldık.  

Bu anlamda gaz yemişliğim, o şiddeti iliklerimde hissetmişliğim var biraz. Yine pandemiye kadar 1 Mayıs'lara da ailecek gidiyorduk. Politika yapmak gibi değil ama çocukların yaşadıkları dünyanın farkında olmaları için doğru bilgiyi vermeye çalıştık hep. Doğruyu bilsinler kararlarını kendileri versinler. 

Ülkeyi düzeltmenin en önemli noktalarından biri gençleri-çocukları eğitmek sanırım. Bizde yıllardır eğitimi bitirdiler. Okul yakın ve okul aile birliğinde epey aktif çalıştığım için çocukların okul ortamına yakın oldum hep. İlk ve orta okul yıllarında öyle çocuklar vardı ki düşünmekle araları hiç yok. Ezbere yaşıyorlar. Mesela hafta sonu okulda top oynamaya gittikleri bir gün anlattılar; ilk okul arkadaşlarından biri kızı alıp tuvalete atmaktan falan bahsetmiş, biraz belaltı konuşmalar olmuş. Küçücük çocuktaki mantık!

Dernek, oda gibi oluşumlara katılmak da bu ülkede zor. En güçlü kozları işten çıkartma ve bunu yapıyorlar. Bireysel olarak yapılabilecekler var illa ki. Ama en önemlisi birlik olmak. Bunu başarmak zorundayız. Gezi'de park birlik ruhu sayesinde kurtuldu. Son yıllarda insanlar o kadar sindirildi ki bir türlü birleşilemiyor. Herkes "aman bana dokunmasın da" mantığında. İşte ekonomiyle, yanan ağaçlarla, şiddete uğrayan kızlarımızla, eğitimden yoksun çocuklarımızla aslında hepimize dokunuyor.

Bilmiyorum. Sanırım çok şey yapmıyorum, yapamıyorum. Ve kendimi kötü hissediyorum.

 

Yorumlar

  1. bir de şimdi suriyelilerin işlediği cinayetler, afganlıların yolda saldırıları başladı, shining olucaz, cinnet olcaz :)

    YanıtlaSil
  2. Bazı yazılar vardır, kendinize, düşüncelerinize öyle yakın hissedersiniz ki "böyle bir yazının altına tereddütsüz ben de imzamı atarım" dersiniz. Bu, öyle bir yazıydı. İçtenlikle kutluyorum.
    Sevgiyle.

    YanıtlaSil
  3. Kendinizi suçlamayın, suçlu siz değilsiniz. Ne yapabiliriz ki? Gezi eylemlerine katılan terörist ilan edildi. Son olarak Cumhuriyet mitinglerine katılmış, hatta İzmir'deki mitinge başka hiçbir işimiz olmadığı halde Ankara'dan özel olarak gelmiştik. Sonra fetöcü olduk. Resmen diktatörlük bu ya. Ne hukuk dinliyorlar ne yasa. Ekonomi, basın özgürlüğü, eğitim yerlerde sürünüyor ve seyretmekten başka yaptığımız bir şey yok. Eşim gibi sizler eğitimci olarak ülkenin durumunu düzeltebilecek pozitif düşünen gençler, çocuklar yetiştirmek için gayret gösterdiniz. Sizlerin hakkı ödenmez. Beni rahatlatan sadece şu: Hiçbir şey fani değil, gidecekler, ülkeyi en az otuz yıl geriye götürdükten sonra. Ama mutlaka gidecekler, umarım gelen yaraları biraz olsun kapatır. Tek korkum, şimdiye kadar olduğu gibi yapanın yanına yaptıklarının kâr kalması.

    YanıtlaSil
  4. Provokatörlerin karışmadığı eylemlere katılmak eskiden makuldü. Ama artık şiddet seviyesi farklı bir boyuta geldi ve her şey siyasi olarak, arkasından terörist olarak nitelendirildiği için, çok riskli bir hal almaya başladı...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder