Geçen haftadan...

Geçen hafta hiç girmedim bloğa, giremedim. Devrim baba izin almıştı biraz tatil yapalım diye. Ama bu arada da yaklaşık bir aydır bizi oyalayan kanalizasyon işini bitirecektik. Biz bittik...

Kömürlükte biriken su ile farkettiğimiz atık su borusunun patlaması vakası "iyi değiştiririz bunu kolay" modundan "ee boru da tıkanıkmış" leveline sıçrayınca iş epey büyüdü. Aradığımız izsu bir kutu takılı olması gerektiğini söyledi. Bizim ev eski daha önce sorun yaşamadık kutu mutu yok. Neyse bahçede borunun geçtiğini bildiğimiz yere boruyu kestik falan taktık ilgili kutuyu. Geldiler "ağaç kökü olabilir, boru açılmışor siz dışarıdan takın kutuyu" deyin gittiler. Hadiii nerenden geçen bu boru? 5 bilinmeyenli denklem. Önce bahçe dışına diktiğimiz 2 demir ağacını kökledik. Epey zaman aldı. Ardından kaz kaz 1.5 metre falan derine indik kaldırımda, boruyu döndürerek indirmişler. Her gün iş dönüşü Devrim az az kaza kaza buldu. Bir küp de altın çıkaydı iyiydi bu kadar kazı çalışmasına.

Bu arada neden bir usta çağırmıyoruz? Eh takıntılar, daha önceki kötü deneyimler...işte bulunan o boruyu geçen pazartesi kestik. Bir tarafından şu yukarıda görünen ağaç kökü rahatça çıktı. Oh ikinci kez kurtulduk sevinci. Yok ev tarafı da tıkalıymış. Orası böyle gelivermedi, kök tutuyordu sanırım. Uzman önerisi kazın değiştirin bütün boruları. Ama kayalık zemin, ciddi bir beton zemin var kırılması gereken. Yine de epey kazdık bu kez bahçe içinden. 

Devrim küçük bir dalgınlık anında elini canavarla kesti. Ciddi korku ve stres yaşadık ya neyse elinde kalıcı hasar yok dikişle atlattı. Hala usta çağırmamakta ısrar edince o zamanan kadar yan görevli ben işe direkt daldım.

Güzelim kaktüsüm sizlere ömür bu arada. Kırılacak yer aşırı kalın olunca "hadi çivili tahtalarla sökmeye çalışalım" dedim ben. Alttan Devrim üstten ben 2 çivil tahta ite çeke açttık boruyu.  Yine çok mutluyuz burayı da açtık bitti, taktık ikinci bir kutu. Sabah baktık su birikmiş:((( 

Valla dökülen biz (bu arada kanalizasyon işini istemeyen Ada anneannesine kaçtı) çarşamba Foça'ya çadır kurmaya gittik. Deniz balık tutacak ben gece çekimi yapacağım. Balık tutamadı,, aşırı ışık samanyolu bile görünmedi...

 

Perşembe döndüz izsuyu çağırdık yeniden neyse bu kez açıldı. Yol tarafı olduğundan zaten kazıya devam edemezdik. Zaten ben evi satıp gidek daha kolay demeye başlamıştım...

Eh hakedilmiş ikinci çimmemizi de Deliklikoy'da yapalım dedik. Bunlar oranın çöplerinin minicik kısmı. Nasıl pislenmiş, koya inerken koku, yol üstünde insan dışkısı..yol üstünde. Eh suyu mis gibi yüzeriz biz dedik. Gece hoparlörle müzik yaını yapan tipler. Biter heralde 127de bitmedi. Devrim gitti bizden başka rahatsız olan yokmuş. 2 hala hoparlörle aşırı gürültülü müzik. Ben gittim, buranın sahibimiymişiz, onlar 5'e kadar parti yaparmış, kimse rahatsız olmazmış. Cidden kimse ses çıkarmadı ama insanlar çadırlarında yani ayakta falan değil. Jandarmayı aradım, gelmediler...dans eden oynayan yok. Bir kaç tip şu ünlü delikli kayanın üstüne koymuş hoparlörü açmışlar sonuna kadar sesi içiyorlar.

Kavgaya giderken ayağım kaydı dizimi zedeledim hala acı veriyor. Stresten sanırım boynum tutulmuş 2 gündür tüm vücut dönüşler yapıyorum:(((

 Deniz'in yorumu "tarlayı özleyeceğim aklıma gelmezdi" Oradan tarlaya geçtik de. Çocuğu bile bıktırdılar yani. Uzun oldu sanki biraz. Neyse bu kez  de böyle olsun.