Unbelievable

Uzun zamandır dizilerden uzak duruyordum. Unbelievable'yi de birkaç blogda görmüş geçiştirmiştim açıkcası. Bir de bsu ara bilgisayar ya da tv bana pek düşmüyor ondan sanırım. Film izlemelerim azaldı azıcık. Geçen hafta Mutluanlar Koleksiyoncusu bloğunda yine denk gelince dur bakayım dedim. Çünkü yeni bilgisayarım geldi ve rahatım artık:))

Konusunu okudum, vaktim de vardı indirip ilk bölümünü izledim hemen. O oldu.Bir hafta bile olmadan diziyi bitirdim haliyle.

Dizi cinsal saldırı mağduru bir genç kızın olayı polislere anlatması ile başlıyor. Saldırı anı geri dönüşlerle (karartılarak) kesik kesik aktarılmış. Marie saldırıyı defalarca anlatmak durumunda kalıyor. Gelen 2 polis, hemşire, karakolda sorgulayan polis aynı şeyleri anlattırıyorlar, hatta yazmasını istiyorlar.

Dizi ilerledikçe erkek polislerin olaya bakışı, zaten sorunlu bir geçmişi olan kıza inanmama, olayı kapatmak için psikolojik şiddet uygulama gibi durumlarına şahit oluyoruz.

Dizinin sonraki bölümünde ise taciz vakasına bambaşka yaklaşan 2 kadın dedektifle tanışıyoruz. Tek amaçları var saldırganı yakalamak.

Çok ayrıntıya girmeyeyim diye düşünüyorum. Erkeklerin genel vurdumduymazlıkları diziye damgasını vurmuş. Yurtta bir erkeğin sarhoş bir kızla ilişkiye girmesinden rahatsız olmuş çocuğun 'gittim oradan" demesi mesela. Rahatsız olmuş ama kıza yardım etmek yerine çekip gitmiş.

Tecavüzcünün " ilk yaptığımda onca kıl, sıvı bıraktım. Askeri kimliğimle beni ertesi gün enseleyeceklerini düşünüyordum. Ama bir şey olmadı. Devam ettim" demesi. Polisin olayları ne kadar dikkatli soruşturduğunu gösteriyor.

Gerçek olaylardan esinlenilmiş Unbelievable, T. Christian Miller ve Ken Armstrong’un kaleme aldığı, Pulitzer ödüllü An Unbelievable Story of Rape isimli makale ve radyo programı ile This American Life’ın aynı dava hakkındaki Anatomy of Doubt isimli öyküsüne dayanıyor. Dizinin senaryosu ise Susannah Grant’a ait.