Pekin'de Sonbahar


Pekin'de Sonbahar benim için ilginç bir okuma deneyimi oldu. Biten Güz Okuma Şenliği listemdeydi aslında. Ama okuyamamıştım bu kitabı henüz. Tam şenlik bittikten sonra getirdi Devrim ben de buna dahil ettim. Kitap hakkında çok da bilgim olmadan seçmiştim sadece başlığında 'sonbahar' kelimesi var diye. Geçen hafta başladım okumaya, az ilerleyince " Bu adam ne anlatıyor ya da ne saçmalıyor" moduna girdim. Hatta netten kitabın konusuna falan baktım ben ne okuyorum diye:)))

Yani bu kitabı elinize almışsanız bol bol saçmalığa hazır olun. Ama bir o kadar da elinizden bırakamamaya. Yazar kitabını 26 yaşında yazmış. Kitapta ne Pekin ne de sonbahar var. Amadis dudu ile tanışıyoruz ilk önce. İşe gitmek için bir türlü binemediği otobüs ve en sonunda bu otobüsle gittiği çöl. Çölde anlamsız bir tren hattının kurulması konusu başlıyor ardın. Birbiriyle ilgisiz pek çok kişi Egzopotamya'da toplanıyor. Kimi mühendis kimi doktor kimi asistan. Amaç bu çölde başı sonu belli olmayan bir tren hattı yapmak.

Kitapta kelimelerin kullanılışı çok değişik. Bildiğiniz anlamlarında kullanmış hatta aynı anda pek çok anlamda. Absürd, eğlenceli, akıcı bir hikaye. Bu ne saçmalıyor derken bir sonraki sayfanın size ne getireceğini de merak ediyorsunuz bir taraftan.

Ve kitabın sonunda "yeniden okunması" tavsiye ediliyor. Hem de hemen.
................................................

"Kocaman, köpüklü dalgalar peşpeşe geliyor, gemi de bütün bunlara karşın az çok yol alıyordu. Ama ileriye değil geriye doğru. Durum böyle olunca da, onu hızlandırmak söz konusu olamazdı. İyot ve firavunsıçanı kokusuyla yüklü serin bir rüzgar dümencinin kulaklarına doluyordu. Re diyezden şakıyan tatlı bir çulluğun sesini andırıyordu rüzgarın ıslığı."


"Arthur Eddington çöldeki aslanları toplamanın kolay bir yolu olduğunu söyler; bu iş için kumu elemek yeterlidir, böylece aslanlar eleğin üstünde kalacaktır. Bu işlemin aşamalarından biri -belki de en ilginci- eleği sallama aşamasıdır. Sonuçta bütün aslanların eleğin üstünde biriktirdiği görülür. Ama Eddington bir şeyi unutmuştur; kumun elenmesi sırasında yalnızca aslanlar değil, çakıl taşları da eleğe takılır."


 "Ve işinize zamanında gelin," diye bağırdı amiri. "Dün altı dakika geç kaldınız." " Ama nasıl olur, dokuz dakika erken geldim," diye itiraz edecek oldu Claude. "Evet , tamam da, her zaman on beş dakika erken gelirsiniz," dedi Saknussem(amiri). "Azıcık gayret edin, gözünüzü seveyim."


"Ulusal Demiryolu İdaresi tasarruf olsun diye ıslak, artık barutları kullanıyordu ve tabancaların zamanında patlamasını sağlamak için tetiğe yarım saat önceden basılıyordu."


Yorumlar

  1. Bazen ben de basliga ya da kapagina bakip secebiliyorum. Ama kitapta sürpriz yasamak da güzel 😊

    YanıtlaSil
  2. İlk defa duyduğum bir kitap ve yazar. Okumalı mı okumamalı mı karar veremedim şimdi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence oku. Çok güzel bir kitap. Tabiki öncelikle netten kitap hakkındayorumlara da bakabilirsin.

      Sil
  3. Oldukça karışık ve şaşırtıcı bir okuma olmuş galiba :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle oldu. Ama kitabın içine girince karışıklık falan kalmadı aslında. Başlarda biraz. Şimdi küçük oğlum okuyor o da çok sevdi kitabı

      Sil
  4. pek bana göre değilmiş kitap ismi ilgimi çekmişti muhtemelen çevirisi mi hatalı acaba merak ettim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çeviri de hata yok. Netten de baktım dediğim gibi. Saçmalıklar var ama kitabı okuduğunda seviyorsun inanki. O saçmalıkların içinde bir dünya anlaz var.

      Sil
  5. Kitabı sevebildiysen iyi. Tarzım olmayan bir eser. Satırları okurken, aklıma "Leyla ile Mecnun" dizisi geldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diziyi izlemedim Safiye. Ama kitabı gerçekten sevdim. Elimde okunacaklar var. Bir ara yeniden okumayı bile düşünüyorum.

      Sil

Yorum Gönder