Güzel yaşların olsun oğlum...


Hayatıma anlam kadan günlerin ilki sanırım 24 Temmuz. Ada ile tanıştım o gün. Pek çok kişinin aksine ben öyle doğum sonrası büyük bir aşk yaşamadım. İlk hissettiğim sorumluluktu. Aşk ardından tanıştıkça geldi...

Çok rahat bir hamilelik, rahat bir doğum ve gayet rahat sonrası...Hoş Ada çok ağlayan (hatta hala söylenir uzun süreli ağlamaları. Ben unuttum ama) bir çocuktu ya gece uykuları pek güzeldi. Erken abi olması, hep büyüme hevesi hala zorluyor Ada'yı. Malesef hep kendini kanıtlama modunda. Hiç rahat olamıyor. Oysa kendi kendine o denli güzel bir insan ki...

Dallanıp budaklandım mı ne? Hal ve gidişten anlaşılacağı üzere bugün Ada'nın doğum günü. 16 yaşımız bitti artık. Resmen koca bir delikanlı artık. Tee hamilelikten başlayarak " hamilelik ve bebeklikten korkmadığımı, asıl ergenliğinin düşündürdüğünü" dile getirmişimdir. Gerçekten de öyle. Küçükken elimizin altındalar. Hötleyiveriyorduk tamam. Ya şimdi? 2 yıldır liseli Ada. Liseyle birlikte tüm gün bizden kopuşlar başladı. Sürekli sessizdeki telefondan ulaşamamalar da...Tabiki arkadaşlarla planlar kurmalar, hatta bilgi vermeden gezmeler...

Öyle bir ikilem ki. Bir tarafta büyüyen bir genç, kendini kanıtlama çabası. Bir tarafta endişeler. Acaba arkadaşları nasıl insanlar? Anne baba olarak çok dikkatli olmamız gereken zamanlar. Biz nasıl büyüdük bilmiyorum ya. Şimdilerde karşı çıksan yapacaklarına ters teper mi korkusu var. Zor yıllar bunlar.

Büyümese de şu siyah beyaz fotoğraftaki haliyle kalsa ne iyi olurdu...

Yorumlar