Likya Yolu 4. gün

Bir süredir yoktum, bilgisayarım sıkıntılıydı. Düzeldi geldi. Şimdi fotoğraf dosyalarında biraz sıkıntı var. Onlar azıcık zamanımı alacak bakalım.

Likya Yolu'nun döndüncü günü, bu tarihi yolun en zorlu parkurlarından birinde geçti. Zor parkuru biz biraz daha zorlaştırıp kısa sürede bitireceğiz diye sınırlarımızı zorladı. 

Biz bir gün önce konakladığımız Belönü Köyünden sabah altıda kalkıp, toparlanıp yola çıktık. Neredeyse tümü taşlık bir arazide deval eden bir parkur. Taşlık arazinin sıkıntısı dikkat etmeyince bilek burkulabiliyor. Aşağıda Alakilise denen tarihi kalıntılar var. Burası çadır kampı yapılan alanlardan biri. 


Aşağıdaki iki ağaç ne güzel birleşmiş. Kırmızımsı olan sandal ağacı. Bu civarda epey vardı bu ağaçtan.

Yukarıda tepeden Demre'ye bakış. İncegeriş deniyormuş bu mevkiye. 


Aşağıda karlıöz Tepesi (bundan sonrakiler cep telefonuyla çekim. Bu en az fotoğraf çektiğim parkur oldu. Hem sürekli çıkartmaya üşendim hem de çok bir şey yoktu) Parkurun en yüksek noktası. 1750 metre.
 



Erenler mevkii. En yüksek noktaya oldukça yakın bir nokta.

Yolumuzun üstünde Yatkıardıç Yaylası (epey yayla evi vardı ama kimse gelmemişti henüz), Belos antik kenti kalıntılarını da gördük. Finike'ye yaklaştığımız yerde kırsaldan çıktık. Oradaki bir ev bize bundan sonra 10 km ye yakın asfalt oldunu söyledi. Yürümeye başladık. Bir araç alırsa bineriz diye konuştuk. Zaten 30 km'den fazla yürümüştük ve asfaltta yürümek zulüm. Neyse birkaç km sonra bir araç aldı ve Finike otogara gittik direk. Bir sonraki sefere bakalım kalanı tamamlayabilecek miyiz? Daha epey bir yol daha var. Finike-Antalya arası yürünecek. 

Yorumlar

  1. mevsim iyi de mi. sıcakta bu yollar hiç çekilmez herhalde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz nisanın başında gittik. O zaman iyiydi. Hatta biz başladan bir gün önce yağmur yağmış, ilk gün biraz çamurda yürümek zorunda kaldık. Şimdi ısınmıştır artık oralar. Denize girmek için iyi, yürümek için sıkıntılı. Su olmayan parkurlar eziyet olur bence.

      Sil
  2. Gerçekten, sanki ağaçlar birbirlerine sarılmışlar gibi :) Tepeden çektiğiniz manzara fotoğrafını da çok sevdim. Ne hoş bir mavi, özgür hissettiriyor tonu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu maviliği seviyorum ben. Deniz nerede bitiyor, gökyüzü nerede başlıyor belli olmayan havalar ayrı bir keyifli oluyor.

      Sil
  3. Keyifle okudum. Likya hedeflerimden biri fakat tümünü yürümek 25-30 gün sürüyor, sizin de yaptığınız gibi her sene bir kısım ne güzel.. Seneye belki ben de başlarım artık..
    Yol çok işlendiği için işaretlendirme sanırım kolay olmuştur, hangi navigasyonu kullandınız acaba?
    Kayra yolu'nu da çok yürümek istiyorum ben... Orası biraz daha az yürünen bir yol olduğu için çekici geliyor, insan bazen doğada tek başına ya da en fazla 3-5 kişiyle karşılaşmak istiyor değil mi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında ben tamamını bir seferde yürümek istedim ama eşim yanaşmadı. Hem zor olur ham da izin meselesi yüzünden. Viciloc kullandık. Yıllık 60 lira aboneliği. Çoğunlukla işaretlemeler iyiydi. Ama bazı yerlerde işletmeler bozmuş. Kimi yerde yürüyüşçüler kendi işletmelerine gitsin diye yolu değiştirmiş. Yolu kaybettiğimizde viciloc la devam ettik.
      Karia'yı da araştırmıştım biraz. Genelde su sorunu orada daha çokmuş. İşletme ya da yerleşim pek olmadığı için. Dağ suyu imkanı da azmış. Amabenim de aklımda. Karia ve Aziz Paul yolu hedeflerim arasında. Likya'da sık sık turistlere denk geliyorsunuz. Arada Türkler de var. Nisandan itibaren epey kalabalık bir yol. Sonrasında da sonbaharda öyleymiş.

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim.
      Ne diyorsunuz! İşletmeler yolu mu değiştirmiş :))) Ay çok özür dilerim hem sinir bozucu hem de tam Akdeniz Kafası, insan gülmeden edemiyor...
      Karya'da su sorunu çok fazla, ben de düşünüyorum. Biz burada doğada kamp kurmayı unuttuk, burada izin verilmiyor, sadece belirli kamp alanlarında o da malum insanlarla bir arada, özellikle de bu kamp manzaralarınız çok hoşuma gitti..
      Aziz Paul yolu da 500 km :) Bayıldım size, nicelerine inşallah!

      Sil
    3. Kısa değişiklikler ama can sıkıyor. Bir yerde (güzergahlar hakkında bilgileri okurken görmüştüm) yerleşime yönlerdirmişler. Aslında kırsaldan gidilmesi gerekiyormuş. yolu yürüyen deneyimli kişileri okumanızı tavsiye ederim. Altuğ Şenel var. Parkurları çok detaylı anlatmış.
      Su ağırlık açısından sıkıntı. Biz son gün üçer litre taşıdık mesela. Genelde 1.5'luk şişe yetiyordu. Parkuru ikiye bölsek üç litre yetmezdi. Hızlı yürüyüp çabuk bitirince yetti. Bir de sakız çiğnedik epey işe yarıyor.
      Kamp alanları konusunda haklısınız. Epey bir zaman önce araçla Fethiye tarafları gitmiştik. Kaş'a falan. Toplu çadır alanlarında ya yer yok ya aşırı pahalı. Hadi girdin; garip yüksek müzikler, kalabalık. Bu tür parkurlarda illa çadır kurulacak yer bulunuyor. Ama özellikel Antalya sınırları içinde yazın kamp yasak diye biliyorum. Ateş yakmamak lazım. Yürüyüş kültürü olanlar oldukça dikkatli aslında.

      Sil
  4. Ben de Windows 11 yükletmeye gönderdim. Alışmışım arıyorum birkaç gündür 😀

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet alışkanlık yapıyor. Cepten bloglara girmiyorum ben zor geliyor. Masa üstünü seviyorum.

      Sil

Yorum Gönder